Efsanelere konu olan güzelliği ile Türkiye’nin ve Güney Ege bölgesinin en popüler turizm merkezlerinden Göcek, masmavi koyları ve muhteşem güzellikteki denizi ile dikkat çekiyor.
Turkuvaz renkteki ışıl ışıl denizi, yemyeşil çam ormanları ve plajları ile adeta bir cennet olan Göcek, mavi yolculuk tutkunlarının vazgeçilmez rotalarından. Doğa aşıkları ve uluslararası yatçıların da uğrak yeri olan belde,son yıllarda tatilciler tarafından oldukça büyük rağbet görüyor. Ayrıca şiddetli rüzgârlara kapalı korunaklı yapısı sayesinde, Göcek Yat Limanı dünyanın en önemli yat limanları arasında gösteriliyor.
Dalaman Uluslararası Havaalanı’na 22 km, Fethiye’ye 30 km uzaklıkta olan belde, konumu ve iklimi ile Türkiye’nin en cazip tatil yerlerinden biridir.Gün batımını en güzel koylarda izleyerek, dinlenmek ve keşfetmek isteyenler, Göcek sizin için doğru adres olacaktır.
Göcek’ten Fethiye’ye 3 km gittiğinizde sağda ‘İnlice Plajı’ sapağını göreceksiniz. Plâja gitmek için , gün boyunca Belediye binasının önünden kalkan dolmuşları kullanabilirsiniz. D-Marin’e 800 m. mesafededir.
Göcek – Fethiye yolu üzerinde , birçok sayıda koy ve plaj bulunmaktadır. Koy, güneş ışığını geçirmeyen özellikteki günlük ağaçlarının içinde yer alan büyüleyici bir doğa harikasıdır. Göcek – Fethiye karayolundan gidildiğinde 1 km içeride bulunan Günlüklü Koyu’nun kumsalı Günlük (Sığla) ağaçlarıyla kaplıdır.
Koya , yaz mevsiminde Fethiye’den düzenli minibüs seferleri yapılmaktadır.Sakinlik arayanlar , Katrancı’nın kıyısındaki patika yolu takip ederek yine eşsiz güzellikteki bir başka koy olan Kızlar Koyu’na çıkarlar.
Fethiye’nin en çok bilinen plajlardandır. Çalış Plâjı, iyi rüzgâr aldığı için sörfe için oldukça uygundur. Alışveriş, restoran ve müzikli kafe yerleri de bulunmaktadır. Çalış plajının burnundan, Fethiye ve Şovalye adası manzarası görülmeye değer bir yerdir. Fethiye’ye 4km. mesafede olan plaja otobüs ve minibüs seferi düzenlidir.
Yapılaşmanın kontrol altında tutulduğu kent, en güzel tatil merkezlerindendir, Tarih, kültür, dalış, plaj, su sporları imkanlarının yanı sıra Türkiye’nin en iyi yamaç paraşütü alanı da buradadır. Akşamları paspatur bölgeinde gece eğlenceleri, Şehir merkezinde bulunan, Fethiye Kalesi, Amintas Kral mezarları, denize yakınlığı ile ilgi çeken Tarihi Anfi Tiyatro, Paspatur tarihi çarşısı, Balık hali çevresi, Salı günleri kurulan Salı pazarı , Cuma günü kurulan köylü pazarı ve Fethiye kordonu görülmeye değer yerlerdir.
Fethiye Müzesi’nde Tunç, arkaik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait arkeolojik, Menteşe, Osmanlı ve yakın döneme ait etnografik eserler sergilenmektedir.Pazartesi hariç her gün 08.00-17.00 saatleri arası ziyaret edilebilmektedir.
Fethiye’den Ölüdeniz’e çamlar arasında gideceğiniz 14 km’lik yoldan sonra , Belcekız Koyu’nun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Dibinde tek bir yosun bile olmayan pırıl pırıl denizi hayran bırakır.Plajda su sporları (kano, parasailing, su kayağı, banana) işletmesi bulunmaktadır.
Hisarönü Köyü’nden sonra 5 km daha ilerlerseniz eski bir Rum köyü olan Kayaköy’e ulaşacaksınız.İstiklal Savaşı sonrasında nüfus değişiminde köy sakinleri Yunanistan’a göç ettiler.
1922 yılına kadar 25 bin kişi yaşadığı köyün , düzlük kısmında 2000 kişilik bir nüfus var.Ancak eski köyün yer aldığı yerde evler kapısız , penceresiz sessizliğe gömülmüş durumda.Köyün alt tkısmındaki bazı evler restore edilmiş. Burada yaşayanlardan biri İstanbul’lu bir ressam.Senenin yarısını bu köyde geçiriyor. Bir diğeri de köpeği ve tavuklarıyla tek başına yaşamını sürdüren Kaptan. Tarihle dolu olan bu köy ziyaretçilerinin ilgisini her daim çekiyor.
Fethiye çevresinin en büyüleyen yerlerinden birisi de Kelebekler Vadisi’dir.Milyarlarca kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, bir şal gibi örttüğünü görmek turistleri hayran bırakıyor. Buraya gitmek için önce Ölüdeniz’e gitmeniz gerekiyor.
Kiralayacağınız ya da dolmuş usulü gidiş-dönüş yapacağınız bir tekneyle vadinin kumsalına inebilirsiniz. 2000 metre yükseklikteki Babadağ’ın eteklerindeki Kelebekler Vadisi’nde 2 patika var. Biri şelalelere, diğeri Faralya Köyü’ ne gidiyor.Vadinin kumsalında konaklama imkânı bulunmuyor. Yazın kumsalda bir kır lokantası kuruluyor. İşletmeciler vadiye çıkış konusunda ziyaretçilere yol göstermektedir.
Likçe adı Cadavanti olan Cadianda, Fethiye’ye 20 km uzaklıktaki Yeşil Üzümlü bucağı yakınında yer almaktadır. Tarihi MÖ 5.yy a kadar uzanan kentin Roma İmparatorluğu döneminde çok canlı ve zengin bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Denizden 600m yükseklikte, çevresi muntazam olmayan taşlarla örülmüş bir surla çevrili kentin kuzey girişinde 4 adet Likya tipi mezar bulunmaktadır. MÖ 4.YY da yapıldığı sanılan mezarların 3 tanesi ev tipi olup bugün yıkık durumdadır. Tek bir kayadan oyulmuş 4. mezarın güney yüzünde divana uzanmış bir adam, kuzey yüzünde ise elindeki mızrak ve kalkanla hasmına saldıran bir atlı figürü yer almaktadır. Akropol’ün kuzey girişinde ilk karşılaşılan yapılar Dorik tarzı bir tapınağı ait olduğu sanılan kalıntılar ve Roma Dönemine ait İmparator Vespasianus tarafından yaptırılan yontma taş bir hamam kalıntısıdır.
Kentin kurulmuş olduğu tepenin yamacına oturtulmuş küçük tiyatronun batı bölümündeki oturma yerlerinin büyük bir bölümünün sağlam olmasına rağmen, sahne kısmı tamamen yıkılmıştır. Kentin merkezinde, batıdan doğuya doğru uzanan yaklaşık 9 metre eninde 900 metre uzunluğundaki geniş alanda yer alan kalıntıların şehir stadyumuna ait olduğu sanılmaktadır. Zira kazılarda ele geçen birçok yazıtta, Candianda’da düzenlenen atletizm şenliklerinden bahsedilmektedir. Stadyum çevresinde bulunan, başarılı atletlere ait oldukları sanılan heykel altlıkları da bu fikri doğrulamaktadır.
Saklıkent’e Fethiye-Antalya yolundan Kemer yönünde ayrılarak gidiliyor. 13 km sonra Tlos’a, 21 km sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor. Kanyon girişi için ücret alınmaktadır. Eşen çayı, kanyonun 100 m. içinde patlayarak çıkıyor yeryüzüne. Müthiş bir sesle dökülen suları bu noktada bulunan restauranta oturup izleyebilirsiniz. İsterseniz buz gibi suyu aşarak karşı kıyıya geçebilir , 18 kmlik kanyonun derinliklerine ilerleyebilirsiniz. Suyun dibi taşlı olduğu için plastik ayakkabınızı yanınıza almayı unutmayın. Kanyon girişinde: plastik ayakkabı satış mağazası da bulunuyor.
Göcek, Dalyan arası 35 km’lik uzaklıktadır. Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan ve antik dönemde Calbis adı verilen fiyort tipi doğal kanalın kıyısında şirin bir tatil beldesi var, adı Dalyan! Turizmin hızla gelişmeye başladığı yıllarda artan yapılaşma tehditi, 1998 yılında bölgenin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesiyle kontrol altına alındı.
Uzun yıllar boyunca doğallığı bozulmamış bir köy olarak kalan belde bugün de aşırı yapılaşmadan uzak. Ama eski yapılardan neredeyse hiçbir şey kalmamış ne yazık ki!
Kimisi şehir merkezinde, kimisi şehir girişinde çok sayıda otel, pansiyon ve lokantalarıyla tam bir tatil beldesi. Daha çok günübirlik geliniyor.
Dalyan, adını buradaki doğal kanallar ve bu kanallar üzerinde yüzyıllardır yapılan dalyan balıkçılığından almış. En çok kefal yakalanıyor ve çevredeki lokantalarda başka yerde bulamayacağınız kadar uygun fiyatla yenebiliyor. Kefal satın almak isterseniz, kooperatiften alabilirsiniz. (Dalyan – İztuzu kanal yolu üzerinde) Fiyat da son derece uygun.
Dalaman Havaalanı’na yakın olması nedeniyle de popülerleşen bir turizm merkezidir. 7 km uzunluğundaki kumsalı, sığ denizi ve biraz açıktaki Baba Ada’sıyla oldukça ilgi görmektedir.
2294 metre yüksekliğindeki Sandras, Muğla bölgesinin enyüksek dağı. Dağın eteklerinde “saklı” duran iki “cennet” var. 400 metre aralığı 300 metre derinliği bulunan Topgözü Kanyonu ile yazın narenciye deposu ovayı sulayan Yuvarlak Çay, yemyeşil bitki örtüsü ve tertemiz havasıyla insana sağlık ve zindelik aşılıyor. Kayaların arasından çıkıp, gün ışığıyla tanışan kar suları seyrine doyulmayan bir şelaleye dönüşüyor. Başka söze hacet yok, burası ovası, yaylasıyla, kanyonu, şelalesiyle sanki bir “tabiat mucizesi”. Köyceğiz sırtlarında yeralan ve 2294 metreyle Muğla bölgesinin en yüksek dağı olan Sandras’ın eteklerinde bulunuyor.
© Web tasarım Kobimedya